MikroTese

Erkek kısırlığı toplumda çocuğu olmayan çiftlerin yaklaşık yarısının nedenini oluşturur. Bir başka deyişle infertil çiftlerin yaklaşık yarısında erkek faktörü sorun olabilmektedir. Azospermi (hiç sperm olmaması), retrograd ejekülasyon (geriye doğru spermlerin boşalması) gibi erkeğe bağlı olgular yanında kadına ait yaş faktörü gibi durumlarda, beklemeden tedaviye başlamak gerekebilir. Mikroenjeksiyon(ICSI) yöntemi erkeklerin menisinde sperm olmasa da çocuk sahibi olmasına olanak vermiştir. Ancak bu işlemin yapılması, hastanın testislerinde sperm üretiminin az da olsa varlığını gerektirir. Yani spermlerin hastanın testislerinden elde edilmesi gerekir. Testislerden sperm elde edilmesi hastanın durumuna göre farklı metotlar uygulanarak yapılır. Semen analizinde hiç sperm saptanmayan erkeklerde testis biyopsisi uygulanabilir. Bu işlemle sperm yokluğunun sebebinin ne olduğu ortaya konulur. Diğer bir deyişle bu yöntemle sperm yapılamadığı için mi, yoksa tıkanıklık olduğu için mi semende görülemediği ortaya konulur.

Mikro tese yöntemi

TESE sperm yapımında şiddetli bozukluk olan olgularda testisin içindeki sperm üreten küçük odakları bulmak için başvurulan bir yöntemdir. Testisten birkaç odaktan birkaç milimetre boyutunda parçalar alınarak sperm varlığı araştırılır.

Mikro tese nedir

Mik rotese mikroskop altında sperm üretilen tüplerden sperm bulma işlemidir.Mikro tese yöntemiyle tıkanıklığa bağlı olmayan yani sperm yapımında problem olan olgularda %36-%68 arasında sperm bulma şansı vardır. Mikro tese yöntemi ile daha az testis dokusu ile her biyopside sperm bulma şansı artar. Yani klasik TESE işlemine göre bu şans daha yüksektir. Ayrıca diğer bir avantajı biyopsi yapılırken testis dokusu bölgesindeki damar yaralanmalarını en aza indirir ve küçük parçalarda embriyologun daha kolay sperm bulmasına yardımcı olur.

Mikro tese nasıl yapılır

TESE yönteminde testislerin içerisinde bulunduğu kese ve herbir testisi çevreleyen kılıf küçük bir kesi ile açılır. Testis dokusundan küçük parçalar alınır. Kesilen bölümler dikilerek işleme son verilir.

Mikro tese işlemi mikroskop altında yapılan TESE işlemine verilen adtır.Tese işlemindeki gibi testis etrafındaki kılıflar açılır. Testis dokusu mikroskop ile incelenerek geniş görülen kısımlardan örnekler alınır. Kesilen bölümler dikilerek işleme son verilir. Bu yöntemin testis dokusuna genellikle daha az zarar verdiğini düşünülmektedir.

Tüp Bebek Nedir, Kimlere Uygulanır?

Tüp bebek uygulamasını kısaca özetlemek gerekirse, kadın ve erkeğe ait üreme hücrelerinin vücut dışı koşullarda döllenme işlemi diyebiliriz.
Bu yöntemde erkek ve kadın üreme hücreleri vücut sıcaklığındaki, uygun bir ortamda 48 saat bekletilir. Bu sürede elde edilen yumurtaların yaklaşık yarısında döllenme oluşur. Bu döllenmiş yumurtalar embriyo (cenin) olarak adlandırılır ve son hedef olan kadın rahmine yerleştirilir.
Embriyolar rahim içerisine rahim ağzından ince bir katater ile yerleştirilir. Bu işlemler sonucu kadınların yaklaşık %50’sinde gebelik oluşur. Ancak bu gebeliklerin bir kısmı düşük ile sonlanır. Tedaviye giren çiftlerin uygulama başına yaklaşık % 40’ında çocukları olur. Bu oran birçok uygulama sonucu % 70 – 80’lere çıkabilir. Geri kalan % 20 – 30’lukgrup modern tıbbın bütün olanaklarına rağmen günümüzde çocuk sahibi olamaz.
Tüp bebek yöntemlerinde çeşitli ilaçlarla (Gonal-F, Puregon, Menogon) kadınınyumurtalıklarının uyarılması sağlanır. Yumurtalıkların uyarılmasının amacı, embriyo oluşturmaya aday çok sayıda yumurta elde etmek. Çok sayıda embriyonun rahim içine yerleştirilmesinin (embriyo transferi) gebelik şansını artırdığı görüldü (gebelik oranları, bir embriyo yerleştirildiğinde yaklaşık %10, üç embriyo yerleştirildiğinde ise %40 -50 civarında).
Tüp bebek hakkında genel bilgiler
Tüp bebek, klasik yöntemler ile gebe kalamayan kadınlarda uygulanan bir tedavi şekli.Erkek (sperm) ve dişi (yumurta) döl hücrelerinin laboratuvar koşullarında birleştirilmesi sonucunda oluşan embriyoların, rahime transferi ilkesine dayanır. Laboratuvar koşullarında gerçekleştirilen döllenme, kendiliğinden (in vitro fertilizasyon) ya da insan eliyle, tek yumurta içine tek sperm verilmesi ile (mikroenjeksiyon) sağlanır.
Tüp bebek, önceleri enfeksiyon veya cerrahi işlem sonucunda tüplerinde kalıcı hasar oluşan kadınlarda uygulanmaya başlanmış, kısa bir süre sonra ise, kısırlığa yol açan diğer nedenlerin tedavisinde de kullanılır hale gelmiş. Bugün, endometriozis, nedeni açıklanamayan kısırlık olguları ve erkeğe bağlı kısırlıkta, tüp bebek yöntemleri ile başarılı sonuçlar alınır.
Özellikle son yıllarda uygulanmaya başlanan mikroenjeksiyon, sperm sayısının çok düşük olması ve hatta menisinde hiç sperm olmamasına karşın, testisinde sperm bulunan erkeklerin tedavisinde bir devrim olarak nitelendiriliyor.

 

Gebelik Testi

Gebelik Testi
Embriyo transferinden 12 gün sonra hasta gebelik testi için yeniden kliniğe çağırılır.
Burada ilk önce idrarda daha sonraysa kanda gebelik testi (beta-hCG) yapılır. Kanda yapılan testin sonucuna göre gebelik olup olmadığına karar verilir. Testi pozitif olanlar 2 gün sonra yeniden kanda gebelik testi için çağırılır. İki testin sonuçları arasındaki ilişki değerlendirilerek gebeliğin sağlıklı olup olmadığına karar verilir. Sağlıklı bir gebelikte iki gün sonra kan beta-hCG değeri yaklaşık 2 kat artmalı.
Bazı durumlarda bir süre sonra kan beta-hCG değeri sıfıra iner. Bu durum biyokimyasal gebelik olarak adlandırılır. Beta-hCGnin beklenenden daha farklı artışları ise ektopik gebeliği (dış gebelik) düşündüren bulgulardan birisi.
12. ve 14. günlerdeki beta-hCG değerleri istenilen şekilde artan vakalar klinik gebelik olarak kabul edilir ve 2 hafta sonra ilk gebelik ultrasonu için çağırılır. Bu ilk ultrasonda rahim içinde gebelik kesesinin olup olmadığı ve eğer kese varsa kaç tane kese olduğu araştırılır. İkiz, üçüz ya da daha fazla sayıda fetus bu ilk ultrasonda görülebilir.
Zaman zaman çoğul başlayan gebeliklerde fetus sayısı düşüş gösterir. Örneğin üçüz olarak başlayan bir gebelik daha sonra iki hatta tek bebeğe düşebilir. Bu duruma spontan fetal redüksiyon adı verilir. Fazla olan bebek sayısının cerrahi olarak azaltılması ise fetal redüksiyon olarak adlandırılır. Özellikle üçüz, dördüz ya da daha fazla sayıda bebeğin geliştiği durumlarda fetal redüksiyon diğer bebeklerin yaşam şansını yükselttiği içinönerilir.

 

Embriyo Transferi

Elde edilen döllenmiş yumurtalara embriyo denir. Embriyolar iki hücreli aşamadan çok hücreli blastokist aşamasına kadar herhangi bir dönemde transfer edilebilir.

En sık tercih edilen transfer zamanı 4 – 8 hücreli aşamadır. Embriyolar bu aşamaya genellikle 2. ya da 3. günde ulaşırlar. Embriyo transferi 2. – 6. günler arasında yapılabilir.

Yardımcı üreme tekniklerinde transfer edilen embriyo sayısıyla klinik gebelik oranları arasında direkt bir ilişki mevcut. En iyi klinik sonuçlar 2 – 4 embriyonun transfer edilmesiyle alınır. İkiden fazla sayıda embriyo transfer edildiğinde çoğul gebelik oranları oldukça yükselir. Ancak bu risk artan kadın yaşıyla birlikte azalır. Çoğul gebeliklerin komplikasyon oranlarının yüksek olması ve erken doğum gibi nedenlerle maliyetin artması nedeniyle pek çok ülkede transfer edilen embriyo sayısı kısıtlandı. İkiden fazla sayıda embriyo ancak 37 yaşından büyük ve daha önceki IVF/ICSI denemelerinin başarısız olduğu hastalarda yapılır. Hatta bazı çalışmacılar 35 yaşından genç her hastada sadece 1 tane blastokist transfer edilmesini önerir.

Transfer nasıl yapılır?

Embriyo transferi yapılırken hasta jinekolojik muayene pozisyonunda yatırılır. Vajinaya spekulum takılır. Sonra steril serum fizyolojikle temizlik yapılır. Ardından özel kültür sıvılarıyla rahim ağzı temizlenir. Embriyolog transfer edilecek embriyoları katater içinde laboratuvardan getirir. İşlemi yapacak olan hekim karından yapılan ultrason eşliğinde embriyoları rahim içine bırakır. Embriyo transferi işlemi ağrılı bir işlem değildir ve anestezi gerektirmez.

İşlem sonrası endometriumu (rahim içini döşeyen doku) desteklemek için hastaya enjeksiyon, fitil ya da krem şeklinde hormon ilaçları verilir. Luteal faz desteği adı verilen bu tedavi eğer gebelik oluşursa 10. haftaya kadar devam eder. Gebelik oluşmayıp adet kanamasının olduğu durumlardaysa kanamanın başlamasıyla birlikte tedavi kesilir. Embriyo transferi sonrası 12. günde hasta gebelik testi için çağırılır.

Döllenme Fertilizasyon

Döllenme Fertilizasyon
Yumurta toplama işleminin ardından bu kez kadından alınan yumurta ve erkekten alınan spermler laboratuvar ortamında döllenir. Bu embriyo transferi gerçekleştirilmeden önce ki son adımdır.
Yumurta toplama (OPU) işlemi sırasında emilerek alınan follikül içeriği hemen laboratuvara gönderilir. Özel bir mikroskopla incelenen bu sıvının içinde bulunan yumurtakültür sıvısının içine konarak inkübatör denilen aygıta kaldırılır. İnkübatör, sıcaklığı 37 oC, karbondioksit oranını da %5 – 6 düzeyinde sabit tutar. Olgun yumurta hücreleri 4 – 6 saatsonra döllenme için hazır hale gelir. Uyarılma sonrası çapı 18 – 22 mm arasında olan folliküllerin yaklaşık %80’inden döllenmeye uygun olgun yumurta elde edilebilir.
Kadından yumurtaların (oositlerin) toplandığı esnada erkek de sperm verir. Sperm alınması içn en ideal yöntem mastürbasyondur. Menisinde canlı sperm bulunamayan kişilerde ise cerrahi olarak sperm aranır. Elde edilen meni özel bir kap içine alınır ve sıvılaşması olması beklenir. Sıvılaşan meni, sperm sayısı, hareketliliği ve şekli yönünden incelenir.
Tüp bebek planlanan hastalarda en önemli kriter hareketli sperm sayısıdır. İncelenen sperm döllenme için hazırlanır. Sperm hazırlaması iki nedenden dolayı önemli. Bunlardan birincisi menide bulunan yabancı proteinleri temizlemek, ikincisiyse  bazı reaksiyonları tetikleyerek spermin hiperaktif olmasını sağlamak.
Yumurta kültürü ve sperm hazırlanması tamamlandıktan sonra döllenme işlemine geçilir. Spermlerle yumurtalar buraya bırakılırlar. Her bir yumurta hücresi için 20.000 sperm kullanılır. Sperm parametrelerinin bozuk olduğu durumlarda bu sayı arttırılabilir. Erkek faktörü varlığında veya nedeni açıklanamamış infertilite olgularında mikroenjeksiyon (ICSI) tercih edilmeli. İşlemden 16 – 18 saat sonra döllenme olup olmadığı kontrol edilir. Döllenmiş yumurtada tek olan hücre sayısı ikiye çıkmıştır.
Döllenmiş yumurtalar tekrar kültür ortamına konur ve ileri aşamalara ulaşmaları beklenir.Uygun aşamaya gelindiğinde embriyolardan kaliteli olanlarından belirli bir sayıda alınarak kadının rahmi içine transfer edilir.

 

Yumurta Toplama

Yumurtalıkların uyarılmasından sonra (Ovülasyon indüksiyonu) belirli büyüklükte folliküller elde edilir. Sıra bu yumurtaları dışarıda döllenmek üzere toplamaya gelir (Ovum pick-up, OPU).
Toplama işleminden önce halk arasında çatlatma iğnesi olarak bilinen hCG hormonu yapılır. Toplama işlemi bu enjeksiyondan yaklaşık 32 – 36 saat sonra gerçekleştirilir. Yeterli ve iyi kalitede yumurta elde edebilmek için enjeksiyonun belirlenen saatte yaptırılması ve yine belirlenen saatte yumurta toplama işlemi için klinikte bulunulması son derece önemli. Tüp bebek uygulamalarının başladığı ilk yıllarda toplama işlemi laparoskopiyle yapılırdı. Bu hem hasta için hem de hekim için oldukça zahmetli birişlemdi.
İşlem nasıl yapılır?
Günümüzde ise yumurta toplama işlemi (OPU) vajinal ultrasonografiyle oldukça kolay ve konforlu bir şekilde gerçekleştirilir. Hasta jinekolojik muayene pozisyonunda yatar ve üzeri steril örtülerle örtülür. Vajina temizliği yapıldıktan sonra vajinaya lokal anestezi uygulanır. Ardından vajinal ultrasonografiye başlanır. Vajinal ultrasonografi üzerinde bulunan kılavuz içinden geçirilen bir iğne ile yumurtalara (overlere) ulaşılır. Her bir follikül içine girilerek içeriği özel bir aspiratör yardımıyla boşaltılır. Alınan sıvı hemen laboratuvara yollanarak yumurta içerip içermediği mikroskop altında incelenir. Eğer yumurta hücresi varsa ayrılır. Eğer follikülden yumurta elde edilemezse aynı iğne içinden özel sıvı verilerek follikül boşluğu yıkanır. İçinde kalmış olabilecek yumurta alınmaya çalışılır. Bu şekilde tüm folliküller aspire (vakum yardımıyla emme işlemi) edilinceye kadar işleme devam edilir. Her iki yumurtalığın aspire edilmesi yaklaşık 15 – 30 dakika sürer.
Komplikasyon yaşanabilir mi?
İşlem sonrası hasta dinlenme odasına alınarak bir süre istirahat etmesi sağlanır. Lokal anesteziyi tolere edemeyen ya da yumurtalıkların ve/veya folliküllerin özel durumu nedeniyle işlemin teknik olarak zor geçeceği düşünülen vakalarda genel anestezi tercih edilebilir. Bazen follikül sayısı fazla olmasına karşın içlerinden yumurta hücresi çıkmaz. Boş follikül sendromu adı verilen bu durumun en önemli nedenlerinden biri hastanın hCG enjeksiyonunu yanlış saatte yaptırmış olmasıdır. Bu gibi durumlarda tek taraftaki folliküller aspire edildikten sonra yeniden hCG yapılır. 24 saat sonra yumurta toplama (OPU) işlemi diğer yumurtalıkta tekrarlanır.
Yumurta (Oosit) toplama işleminin komplikasyon oranı oldukça düşük. En sık karşılaşılan komplikasyon OPU iğnesinin geçtiği vajina dibinden olan kanamalardır. Bu kanamalar tamponlamayla kolaylıkla durdurulabilir. Çok nadiren bağırsak, mesane, damar gibikomşu organ yaralanmaları görülebilir. Nadir karşılaşılan bir başka komplikasyon da pelvik(alt karın bölgesi) absedir. Endometrioma (çikolata kisti) varlığı, içerdiği kanın uygunbesi yeri olması nedeniyle pelvik abse açısından önemli bir risk faktörüdür. Kendikliniğimizde de 5.400 vakalık serimizde 3 hastada tüp ve yumurtalığı kapsayan abse gelişti. Antibiyotik tedavisine yanıt alınamaması üzerine o yumurtalığın ameliyatla alınması gerekli oldu.
Lokal anestezi altında vajinal yoldan yumurta toplama (OPU), genelde tolere edilmesikolay, nispeten daha az girişimsel ve komplikasyon olasılığı düşük bir işlemdir.

 

Yumurtalıkların Uyarılması

Hormonların baskılanmasının ardından tüp bebek tedavisinde yumurtalıkların uyarılması aşamasına geçilir. Yumurtalıkların uyarılması daha fazla yumurta üretimini sağlamak.
Yumurtalıkların uyarılmasında amaç mümkün olduğunca fazla sayıda 16 – 20 mm çaplı follikül elde etmek. Takipler esnasında kan östrojen düzeyleri kontrol edilerek ilaç dozu ayarlaması yapılabilir. Hedef 14 mm’den büyük follikül başına 200 pg/mL östrojen düzeyine ulaşmak. Folliküller yeterli büyüklüğe ulaştığında son olgunlaşmayı sağlamakiçin 5.000 – 10.000 ünite human chorionic gonadotropin (hCG) enjeksiyonu yapılır. Tedavinin süresi değişken olmakla birlikte kendi kliniğimizde ortalama 11 gündür. Çatlatma iğnesinden 32 – 36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapılır.
Tüm protokollerde (tüp bebek işlemlerinde) adet kanamasının 2. ya da 3. gününde temelultrason incelemesi ve kanda östrojen tayini (testi) yapılır. Böylece kullanılacak ilaç dozuna karar verilir. Uyarı tedavisi başladıktan sonra hasta belirli aralıklarla kontrole çağırılır. Bu kontrollerde vajinal ultrasonografi yapılarak gelişen folliküllerin sayısı ve büyüklüğü kontrol edilir. Zaman zaman yumurtalıkların durumuna göre kanda östrojen incelemesine gerek duyulabilir.
Ultrason takipleri sırasında değerlendirilen bir diğer faktör de rahimin içini döşeyen ve endometrium adı verilen tabakanın yapısı ve kalınlığı. Gebelik oluştuğunda embriyo endometriuma yerleşeceğinden yapısı son derece önemlidir. HCG hoırmonunun verileceği günde endometrium 6 mm veya daha ince olduğunda gebelik şansı azalır.Kendi uygulamalarımızda bu tür hastalardaki klinik gebelik oranı %11.8’dir. Endometrial kalınlığın 14 mm’den fazla olması da olumsuz etki yaratır ve gebelik elde edilse bile düşük olma olasılığı artar.
Ovülasyon indüksiyonunun (yumurtalıkların uyarılmasının) en ciddi komplikasyonu zaman zaman yaşamı tehdit edebilecek boyutlara ulaşabilen Ovarian Hiperstimülasyon Sendromudur (OHSS, yumurtalıkların aşırı uyarılması sendromu). Burada salgılanan hormonların etkisi ve yumurtalıkların verdiği aşırı cevap nedeniyle karın boşluğu baştaolmak üzere göğüs boşluğu, cilt altı gibi bölgelerde sıvı toplanır. Ciddi vakaların hastaneye yatması gerekir. Karında toplanan sıvı çok fazla olduğunda iğneyle boşaltılır ve alınan sıvı birtakım işlemlerden geçirildikten sonra hastaya damardan geri verilir. Tedavinin süresi değişkendir. OHSS riski yüksek olan kadınlarda embriyo transferi geciktirilebilir ya da iptal edilebilir. Ovülasyon indüksiyonunun (yumurtalıkların uyarılması) üzerinde en fazla tartışma yaratan konulardan biri uzun dönem yan etkisi olarak kansere neden olup olmadığıdır. Bu sorunun yanıtı ne yazık ki henüz tam olarak bilinmiyor. Ancakbugüne kadar yapılan araştırmalar böyle bir riskin olmadığını gösteriyor.

 

Hormonların Baskılanması

Tüp bebek tedavisine başlandıktan sonra ilk olarak kadının hormonları baskılanır.
Bunun en önemli nedeni baskılama sonucunda istenmeyen zamanda yumurtaların çatlayarak karına dökülmelerinin önüne geçilmesi ve daha fazla embriyonun elde edilecek olması. Bu da daha fazla sayıda embriyonun oluşturulabileceği ve gebelik şansının yükselebileceği anlamına gelir.
Tüp bebek tedavisinde hormonların baskılanması için uygulanan Yumurtalıkların uyarılmasının (Kontrollü ovarian hiperstimülasyon – KOH) amacı burada normalde 1 olan baskın follikül sayısını arttırmak ve daha fazla sayıda olgun yumurta hücresi elde etmektir.
İlk başarılı tüp bebek gebeliği, herhangi bir uyarının verilmediği doğal bir adet döneminde elde edildi. Buna rağmen birden fazla sayıda embriyo transfer edilmesi başarı olasılığını arttırır. Daha fazla sayıda embriyo elde edebilmenin tek yolu daha fazla sayıda yumurtahücresi elde etmek. Günümüzde dünyadaki hemen hemen tüm üreme sağlığı merkezlerinde KOH (Kontrollü ovarian hiperstimülasyon) uygulanır.
Kontrollü Ovarian hiperstimülasyon değişik ilaçlarla ve değişik yöntemlerle uygulanabilir. Yumurtalıkları uyarmak amacıyla bazı hormonlar kullanılır. Bunlardan tüm dünyada en sık kullanılan klomifen sitrat (CC) olmasına karşın tüp bebek / mikroenjeksiyon ugulamamalarında tercih edilen ilaç değildir. Bunun nedeni uyarılan follikül sayısının genelde yetersiz olması ve folliküllerin kontrol dışı çatlama oranlarının %30’lara kadarçıkması. CC genelde aşılama tedavilerinde kullanılan bir ilaçtır.
Tüp bebek / Mikroenjeksiyon uygulamalarında tercih edilen hormonlar Human Menopausal Gonadotrophin (hMG, menopozdaki kadınların idrarlarından elde edilen ve eşit miktarda FSH ve LH hormonları içeren bir maddedir) ve Follikül stimüle edici (uyarıcı) hormon yani FSH’dır. FSH vücutta beyin tarafından salgılanır. Tek başına FSH ya bu idrarların ayrıştırılmasıyla ya da yeni bir teknoloji olan rekombinant teknolojisiyle yapay olarak üretilir.
hMG ya da FSH tek başına verildiğinde kişinin kendi vücudundan salgılanan hormonlar nedeniyle folliküller kontrolsüz ve zamansız olarak çatlayabilir. Bu durumda tedavi yarım kalır. Buna erken luteinizasyon adı verilir. Tüp bebek uygulamalarının ilk başladığı yıllarda tedavilerin yaklaşık %17’si bu nedenle iptal edilirdi. Bu riski en aza indirmek içinyumurtalıkları uyarmadan önce kadının kendi hormonlarını baskılamak gerekir. Bu amaçla GnRH analogları (GnRHa) adı verilen bazı ilaçlar kullanılır.
GnRHa ilk önce yumurtalıklarda aşırı bir uyarıya neden olur. Ancak daha sonra güçlü bir baskılanma yaratır. İlk başta ortaya çıkan uyarılmaya flare-up etki adı verilir. Bu sayede olay tamamen kontrol altına alınır. Yumurtalıkların baskılanması GnRh antagonisti denilen yeni tip ilaçlarla da yapılabilir. Bu ilaçlar başlangıçtaki uyarıya neden olmadan doğrudan hızlı bir şekilde yumurtlamayı önlerler.
Baskılama değişik protokollere göre yapılabilir.
Kısa Protokol: GnRHa uygulamasına adet kanamasının ilk günü başlanıp tedavi sonunakadar (çatlatma iğnesinin yapıldığı gün) devam edilir. Adet kanamasının 3. gününden başlayarak tedaviye hMG ya da FSH eklenir.
Ultrakısa protokol: Adet kanamasının ilk günü GnRHa’ya başlanır ve 3 gün verildiktensonra kesilir. Tedaviye hMG’ya da FSH ile devam edilir. Amaç sadece flare-up etkidenyararlanmak.
Mikrodoz kısa protokol: Diğer kısa protokollerden farkı, kullanılan GnRh dozunun çokdüşük tutulması. Bu amaçla eczaneden alınan ilaç tüp bebek laboratuvarında sulandırılır ve dozu düşürülür. Bu protokol son zamanlarda yumurtalıkları zayıf olan kadınlarda uygulanır.
Uzun protokol: Tüm dünyada en çok tercih edilen KOH protokolüdür. GnRHa uygulamasına bir önceki adet döneminin 21. günü başlanır. Takip eden adet kanamasının 3. gününde baskılanmanın olup olmadığı yapılacak olan kan testi ile anlaşılır. Kan östrojen düzeyi azalmışsa baskılanma sağlanmış demektir. Bu durumda hMG ya da FSH ile uyarı tedavisine başlanılır. Ancak GnRHa uygulaması sona erdirilmez. Çatlatma iğnesi yapılana kadar GnRH ve hMG ya da FSH bir arada kullanılır.
GnRh Antagonistleri: Bu tedavide adetin 2. veya 3.günü doğrudan hMG, FSH veya rekombinant ilaç başlanır. GnRh antagonistine, yüksek dozda tedavi başlangıcında veya yumurtalar 14 – 15 mm boyutuna eriştiği zaman günlük olarak başlanır. Kullanılacak olan ilaç miktarı hastanın yaşına ve yumurtalıkların vereceği cevaba göre büyük değişkenlik gösterir. Genç hastalarda günde 3 ampul genelde yeterli olurken, ileri yaşlı ya da yumurtalıklarının durumu iyi olmayan hastalarda günde 6 ya da 8 ampul gerekli olabilir.

 

İlk Görüşme

Uzun süredir çocuk sahibi olmak istiyorsunuz ancak bugüne kadar doğal yollardan isteğinize kavuşamadınız. Bir uzmana başvuracaksınız ama ilk görüşmede sizi nelerin beklediğini bilmiyorsunuz.

İşte tüp bebek tedavisinde birinci aşama sayılan ilk görüşmede yaşanacaklar.

Çiftin doktorla ilk görüşmesi hangi tedavi yöntemine uygun olduklarına karar verme amacını taşır. Görüşme sırasında çiftin öyküsü alınır, önceden yapılmış olan tetkikler değerlendirilir ve kadınla erkek muayene edilir.

Erkeğin değerlendirilmesinin temelini Semen (sperm, meni) Analizi oluşturur. Bu analizinTüp bebek ünitemizin laboratuvarında yapılması gerekir.

Kadının jinekolojik muayene ve ultrason incelemesi yapıldıktan sonra, Pap Smear (rahim ağzı kanserinin ve kanser öncesi durumların saptanması için yapılan test) testi ve çeşitli bakteriyolojik incelemeler için numuneler alınır.

Adetin üçüncü günü yapılan hormon tetkikleriyle, yumurtalıkların ilaçlara nasıl cevap verecekleri önceden anlaşılmaya çalışılır. Daha önce çekilmemiş ya da çekildiği halde kalitesi yetersizse rahim ve tüplerin görüntülenmesi amacıyla bir rahim – tüp filmi çekilmesi istenebilir.

Her iki eş için AIDS, Sarılık Testi, yalnızca kadınlar için Kızamıkçık Testi ve kan sayımı istenir.

İkinci görüşme: Bunun amacı, ilk görüşmede istenen tetkikler değerlendirilerek, bir tedavi planı çizilmesi ve bunun çiftlerle tartışılmasıdır. Plan yapılıp hangi ilaçların, hangi protokole göre uygulanacağına karar verildikten sonra tedaviye başlanır.

 

Tüp Bebek Aşamaları